Dentiss Logo

4. ITI Türk Kongresi

4. ITI Türk Kongresi, 3-4 Mayıs 2008 tarihlerinde İstanbul Sheratan Maslak Otel’de yapılacak. “Oral İmplantoloji Uygulamalarındaki Gerçekler” ana başlığıyla gerçekleştirilecek organizasyonda yurtdışından beş seçkin konuşmacı sunum yapacak. ITI Türk Section’un Başkanı ve aynı zamanda Estetik&İmplant Dergisi’nin Editörü Prof. Dr. Haldun İplikçioğlu ile yaklaşan kongreyi, ITI ve ITI Türk Section’un yapısı ve çalışmalarını, implantolojinin günümüzdeki konumunu konuştuk.   
01.05.2008       13.01.29

Prof. Dr. Haldun İplikçioğlu:

“Kongrelerimizde ITI felsefesine uygun olarak güncel implantoloji bilgilerini işliyoruz”

 

4. ITI Türk Kongresi, 3-4 Mayıs 2008 tarihlerinde İstanbul Sheratan Maslak Otel’de yapılacak. “Oral İmplantoloji Uygulamalarındaki Gerçekler” ana başlığıyla gerçekleştirilecek organizasyonda yurtdışından beş seçkin konuşmacı sunum yapacak. ITI Türk Section’un Başkanı ve aynı zamanda Estetik&İmplant Dergisi’nin Editörü Prof. Dr. Haldun İplikçioğlu ile yaklaşan kongreyi, ITI ve ITI Türk Section’un yapısı ve çalışmalarını, implantolojinin günümüzdeki konumunu konuştuk  

 

Sayın İplikçioğlu, kısaca kendinizi tanıtarak yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?

 

Hacettepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’nden 1983 yılında mezun oldum. Aynı yıl fakültemin Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı’nda doktora programına başladım. Profesör olana dek de bu bölümde görev yaptım. 1989 yılından itibaren dental implantoloji ile ilgilenmeye başlayıp, o tarihten itibaren neredeyse bütün bilimsel çalışmalarımı bu konuya yönlendirdim. 1999 yılında Türkiye’de ITI Çalışma Grubu’nu bazı çok yakın çalışma arkadaşlarımla kurarak,  İmplantoloji alanında dişhekimlerine kurslar ve konferanslar vermeye başladım. Bu tür akademik çalışmalara halen devam etmekteyim. 2004 yılında ITI’ya (International Team for Implantology) Fellow oldum. Aynı yıl İsviçre’deki ITI merkezine bağlı olarak kurulan ITI Türk’ün (ITI Turkish Section) Eğitim Delegesi oldum. 2007 Haziran ayından bu yana da ITI Türk’ün Başkanlığı’nı yapmaktayım. Bu süreç zarfında ITI’ın Eğitim Komitesi’nin de üyesi olarak ITI merkezinde görev yaptım. Bunun yanı sıra, Estetik&İmplant Dergisi’nin çıktığı ilk sayısından beri editörlüğünü yapmaktayım.

 

 

ITI ve ITI Türk Section hakkında bilgi vererek faaliyetlerinden söz eder misiniz?

 

ITI (International Team for Implantology) 1980 yılında İsviçre’de bir grup araştıcı ve klinisyen tarafından kurulmuş son derece ilgi çekici bir kuruluştur. Vakıf yapısında hizmet veren bu kuruluş, implantoloji alanında dünyanın en önemli akademik organizasyonudur.  Kurulduğu günden bu yana giderek artan üye adeti ve araştırma projeleri sonuçta, çok sayıda yayının bilime kazandırılmasını sağladığı gibi, sayısız eğitim etkinlikleri ile de klinik çalışmaların hasta yararına mükemmel bir noktaya taşınmasını gerçekleştirmiştir. Bu konudaki iki temel ilke hiçbir zaman değişmemiştir. Bunlardan biri, bağımsız bilimsel çalışmalar ve diğeri de ticari kaygıdan tamamen uzak düşünce tarzıdır. ITI’ın en derin noktasında hastalar yararına bilim ve idealizm yatmaktadır. Bu da büyük bir özveri ve gönüllülükle, hiçbir maddi çıkar taşımadan ITI felsefesi için çalışan ITI Fellow’lar tarafından garanti edilmektedir.

 

ITI son on yıl içinde organizasyonunda da bazı ileri atılımlar yaparak önem verdiği bazı ülkelerde ITI Section denilen alt bölümler ile çalışmalarını sürdürüyor. Türkiye’de ITI TÜRK olarak adlandırdığımız ITI Turkish Section dünya üzerindeki diğer 20 section gibi ITI merkezine bağlı olarak görev yapmaktadır. Bu görev tek bir misyona bağlı olarak sürer. ITI felsefesi de dediğimiz bu misyon, implantoloji ve onunla ilgili doku rejenerasyonları konusunda oluşturulan tüm bilgiyi, hiçbir ticari kaygı duymaksızın, sadece akademik heves ve gönüllülükle dünyadaki dişhekimlerine yaymaktır. Bu amaçla diğer ITI Sectionlar gibi ITI Türk de dişhekimlerine farklı düzeylerde kurslar vermekte, düzenlediği kongre ve toplantılarla implantolojinin güncel bilgilerini meslektaşlarımıza aktarmaktadır. Meslektaşlarımız bugüne kadarki tüm faaliyetlerimizi ve bundan sonraki planlanan çalışmalarımızı www.ititurk.com adresinden ayrıntılı bir şekilde öğrenebilirler.

 

ITI, eğitim, araştırma ve geliştirme alanındaki çalışmalarını ITI Fellow denilen üyeleri ile yapıyor. Ancak kuruluş son yıllarda ITI Member denilen başka bir üyelik daha oluşturmuştur. ITI felsefesine yakın olmak isteyen herkes ITI Member olabilir. Web sitesinden kabul edilen bu üyeliğin birtakım avantajları bulunmaktadır. En önemlisi ITI’nin Tedavi rehberi denilen 6 ciltlik kitabı çıktıkça tüm üyelere gönderiliyor. Ayrıca ITI çalışma gruplarına katılarak klinik çalışmaları için son derece önemli rehberlik hizmetleri almaktadırlar.

 

ITI Türk olarak Mayıs ayında 4. kongrenizi gerçekleştireceksiniz. Bundan önceki kongreleri kısaca değerlendirir misiniz?

 

Bugüne dek ITI Türk olarak üç kongreyi başarıyla geride bıraktık. Geçmiş kongrelerimizde yurtdışından son derece önemli konuşmacı konuklarımız oldu. Bunlara ek olarak da Türkiye’deki ITI konuşmacıları görev yaptılar. ITI her üç yılda bir dünya sempozyumu yapıyor. Dünya sempozyumu olmayan yıllarda ise tüm section’lar kendi ülkelerinde ulusal kongrelerini gerçekleştiriyorlar. Biz ITI Türk olarak gerçekleştirilen bu üç ulusal kongrede de ITI felsefesine uygun olarak yapıldıkları yıllardaki güncel implantoloji bilgilerini hep gündeme alarak işledik.

 

Bu yılki kongrenin ana başlığı "Oral İmplantoloji Uygulamalarındaki Gerçekler" olacak. Organizasyonun içeriğinden söz ederek beklentilerinizi anlatır mısınız? 

 

Bu yıl 3-4 Mayıs tarihlerinde İstanbul Sheraton Oteli’nde yapılacak ITI Kongresi’nde geçmiş yıllardaki uygulamalarımızdan bazı farklılıklarla meslektaşlarımızın karşısına çıkacağız. En önemli farklılık yurtdışından gelecek konuşmacılarla ilgili. Daha önceki yıllarda bir ya da iki konuk konuşmacı ile kongrelerimizi yaparken, bu yıl son derece seçkin beş konuk konuşmacımız var. Japonya’dan Hideaki Katsuyama, İtalya’dan Daniele Botticelli, Hollânda’dan Daniel Wismeijer, Avustralya’dan Tony Dawson ve İzlanda’dan Bjarni E. Pjetursson kongremize katılmaktadırlar. Bunların dışında kongremize yurtiçindeki meslektaşlarımızın hazırladıkları araştırma, sunum ve posterler kabul edilmiştir. Çok sayıdaki başvurular içinden seçilen söz konusu bu sunumların katılımcıların büyük ilgisini çekeceğinden hiç kuşkumuz yok.

 

Kongrenin tanıtım ve duyurularını nasıl yapıyorsunuz?

 

Kongre hazırlıklarımıza bir yılı aşkın bir süre önce başladık. Gerek ITI merkezi, gerekse de ITI Türk bu gibi organizasyonlarda artık son derece deneyimli. Bundan ötürü pek bir sorunla karşılaşmadan hazırlıkları tamamlıyoruz. Bu yıl yapılan çalışmalar ile katılımcı sayısında da ciddi bir artış söz konusu.

 

İmplantolojinin Türkiye ve dünyada geldiği son aşamayı nasıl görüyorsunuz?

 

Geçmişle karşılaştırıldığında implantolojinin bugün geldiği noktanın neredeyse mükemmel olduğunu söyleyebilirim. Ancak şu nokta hiç akıldan çıkartılmamalı. Günümüzdeki akademik ve teknolojik tüm ilerlemelere karşın implantolojide başarısızlık oranı ne yazık ki artmaktadır. Buna sadece iki faktörün etki yaptığı söyleniyor. Bunlardan biri, çok sayıda dişhekiminin yeterli bilgi ve deneyimi olmadan implant çalışmaya başlaması, diğeri de dişhekimlerinin bir an önce üst yapı yapma telaşlarıdır. Gereksiz yere vakayı daha hızlı bitirme arzusu ne yazık ki ters tepmektedir. Ancak her şeye karşın implantoloji bugün eskiden hayal bile edemeyeceğimiz bir noktaya geldi. Son iki yıldır ilerleme hızı azalmaktadır. Bu da asıl ilerlemenin son 15-20 yılda olduğunu gösteriyor. Dental implant sistemleri birçok yenilikler ile dişhekimleri için kullanıcı dostu sistemler olmaya çabalıyor. Her şeye karşın bugün dünyadaki tüm ilerlemeler bazı öncü sistemlerde kendini gösteriyor. Buna karşın şu anda pazarda çok sayıda implant ücret avantajları ile kendilerine pay yaratmaya çalışıyor. Ucuz ya da taklit sistemler implant başarısını kendilerine çok fazla dert etmediklerinden bu konuda olumsuz etkiye de neden olmaktadırlar. Dünya pazarındaki bu gerçek, doğal olarak ülkemizde de söz konusu. Daha da ilginci, diğer ülkelerde ucuz olmaları ile kendilerine pazar bulabilen bazı markalar ülkemizde inanılmayacak ücretlerle dişhekimlerine pazarlanabiliyor. Haklarında hiçbir bilimsel veri olmayan, kelimenin tam anlamıyla ne oldukları belli olmayan bu gibi ürünlerin yüksek kar marjlarıyla ülkemizde satılabiliyor olması insanı gerçekten çok şaşırtıyor. Bu konu bile sadece ülkemizdeki implantoloji düzeyinin ne kadar geride olduğunu gösteriyor. Ülkemizdeki en önemli sorun, yeterli bilgiye ve deneyime sahip olabilmek için çok fazla ya da bazen hiç çaba harcamayan dişhekimlerinin birdenbire implantoloji alanına dalmasıdır. Bazen kendilerinin, bazen de muayenehanelerine gelen başka meslektaşlarının implantı kemik içine yerleştirmesi yeterli sanılıyor. Oysa implantolojide amaç asla ve asla bir implantı kemik içine yerleştirmek değildir. Hastada bir diş eksikliği söz konusudur ve asıl amaç bu diş eksikliğinin optimum fonksiyon ve estetikle giderilmesidir. İmplant bu amaç için ancak bir araç olabilir. Sonucunun ne olduğu bilinmeyen daha doğrusu iyi bir şekilde tedavi planlaması yapılmayan implantasyonların başarısı her zaman soru işareti olmaktadır.

 

Ülkemizde birçok meslektaşımız, dişhekimlerinin implant eğitimleri için katkılarda bulunmaktadırlar. Zaten ITI olarak tüm misyonumuz budur. Ancak Türkiye’de yapılan kongre ve toplantılara bakıldığında hep aynı meslektaşların katılımcı olduklarını görüyoruz. Oysa ülkemizde kullanılan implant sayısı kimilerine göre seksen binleri çoktan geçti. Estetik&İmplant Dergisi’nin üç bini aşkın abonesi var. Editörü olduğum bu dergide iki konuda tartışma başlatmak isteyip bu konularda abone meslektaşlarımızın düşüncelerini istedim. Sadece tek bir meslektaşımızdan yanıt geldi. İşte bunlar ülkede bilgiye bile katılımın ne kadar zor gerçekleşebildiğini gösteriyor.

 

Anlaşıldığı üzere bazıları gibi “ülkemizde de implantoloji dünya düzeyinde” diyemiyorum Gerçekten bu düzeyde çalışan çok sayıda meslektaşımız var ama bunları sadece bireysel başarı olarak görüyorum. Ülkenin genel düzeyine bakıldığında o kadar iyimser olamıyorum. Ancak burada genç jenerasyonu ayrı tutmanın gerekliliğini de vurgulamam gerekiyor. Bu arkadaşlarımız, diğer yaş gruplarından çok daha fazla eğitimlerine çaba harcıyor. Bunu her toplantıda görmekteyiz. Sonuç olarak bugün ki düzey için çok iyimser olmamama karşın ilerisi için çok umutluyum.

 

ITI Türk Section olarak orta ve uzun vadede neleri hedefliyorsunuz?

 

ITI Türk Section, geçmişte yaptığı etkinliklere önümüzdeki dönemde daha da güçlenerek devam edecek. Günümüzde sekiz ITI Fellow ve 100’ün üzerinde ITI Member’ı olan grubumuz, her geçen gün daha da genişlemektedir. Çalışmalarımızı hem tüm dişhekimlerine hem de kendi üyelerimize yönelik olarak farklı şekillerde gerçekleştirmekteyiz. Kendi üyelerimiz için ITI Çalışma Grupları bizim büyük önem verdiğimiz yapılarımızdır. Bugün iki adet olan bu çalışma grupları, üye sayılarımızdaki artışa bağlı olarak sürekli artacaktır. Bunun dışında yine kendi üyelerimizin tamamının katılacağı, içinde mutlaka bilimsel bölümlerin de olduğu genel kurullarımız var. Üyemiz olmayan dişhekimi meslektaşlarımız için ise kendi bilgi ve deneyim düzeylerine göre ayarlanmış farklı düzeylerde implantoloji kursları hazırlayıp sunmaktayız. Tabii ki gerçekleştirdiğimiz kongreleri de bu kapsamda değerlendirmek gerekir.


YASAL UYARI: Bu yazı/haber/makalenin bütün yayın ve çoğaltma hakları VESTİYER YAYIN GRUBU'na aittir. Kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen iktibas edilmesi yasaktır.
Reklam
Reklam

Yorum Ekle
Copyright © 1989-2024, Vestiyer Grup, Tüm Hakları Saklıdır.