Dentiss Logo

“Muayenehane başarısı öncelikle hekimlik başarısına çok bağlıdır”

“Kliniğimizin başarılı olduğunu öncelikle hastalarımızın beğenilerini dile getirmelerinden anlıyoruz” diyen Primadent Ağız, Diş Sağlığı ve İmplantoloji Kliniği’nin kurucusu Prof. Dr. Ateş Parlar ile kurulduğu tarihten bugüne Primadent’in gelişimi üzerine ilgiyle okuyacağınız bir söyleşi gerçekleştirdik.
24.06.2009       09.54.50
“Muayenehane başarısı öncelikle hekimlik başarısına çok bağlıdır”
 
“Kliniğimizin başarılı olduğunu öncelikle hastalarımızın beğenilerini dile getirmelerinden anlıyoruz” diyen Primadent Ağız, Diş Sağlığı ve İmplantoloji Kliniği’nin kurucusu Prof. Dr. Ateş Parlar ile kurulduğu tarihten bugüne Primadent’in gelişimi üzerine ilgiyle okuyacağınız bir söyleşi gerçekleştirdik.

 

Sayın Parlar kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

27 yıllık dişhekimiyim. 1992 yılında Ankara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’nden mezun oldum, Aynı yıl Gazi Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’nde Periodontoloji Anabilim Dalı’nda asistan olarak akademik ve mesleki yaşantıma başladım. Takip eden yıl eşim Şebnem ile evlendik. Şebnem ortodonti doktorası yaptı ve yaşantımız dişhekimliği etrafında şekillendi. Mesleğimi her zaman istek ve hevesle bir “hobi” gibi ama çok ciddiye alarak yaptım. Meslek yaşantımda hem akademisyenlik yönlerimi geliştirmek hem de klinik bilgi ve becerilerimi artırmak için daima çok çalıştım. 1988 yılında doçent, 1995’te ise profesör oldum. 1990 yılında ilk uluslararası bilimsel ödülümü kazandım. Yurtdışı ile ilişkilerim 1991 yılında başladı:

 

Akademik etkinliklerimin yanı sıra GATA da askerlik görevimi yaptığım sırada açtığım ilk muayenehanemle birlikte klinik çalışmalarıma da başlamış oldum. Dişhekimliğinin tüm branşlarında bilgi ve becerilerimi geliştirmek için gayret gösterdim. İlerleyen yıllarda genç bir akademisyen iken 1989 yılından itibaren kurs, eğitim ve konferanslar vermeye başladım. Bu çalışmalarım bu günde yoğun olarak devam etmekte, gerek yurtiçi gerekse yurtdışında çeşitli organizasyonlara davetli konuşmacı veya delege olarak katılmaktayım. 2008 yılı Haziran ayında 25 yıllık hizmetimi tamamlayarak üniversitedeki görevimden kendi isteğimle emekli oldum. Halen klinik çalışmalarımı Primadent Ağız, Diş Sağlığı ve İmplantoloji Kliniğimiz’de sürdürmekteyim. Akadamik çalışmalarım ise yurtdışı bağlantılı olarak devam etmektedir.

 

Primadent Ağız, Diş Sağlığı ve İmplantoloji Kliniği'nin tarihçesi ve kuruluş hikayesini anlatır mısınız?

Primadent Ağız, Diş Sağlığı ve İmplantoloji Kliniği’nin kuruluş temelleri 1986 yılına dayanır. O yılın sonunda doktoramı tamamlamış, askerlik görevime başlamıştım. Askerlik döneminde muayenehane açmak ve dişhekimliğinin bu çalışma şeklini de tanımak istiyorduk. Bir sınıf arkadaşımızın eşiyle birlikte Mithatpaşa Caddesi 49/1 adresinde açtığımız dişhekimi muayenehanesi bugünkü Primadent için ilk temelin atılması oldu. Tek ünit ile çalışmaya başlayan bu muayenehane daha sonra iki ünite çıktı. 1993 yılında Amerika’dan dönmemizi takiben önce üçüncü ünit ve nihayet dördüncü ünitin de eklenmesiyle çok ünitli bir muayenehane olarak çalışmaya devam ettik. 1986 yılından 1996’ya kadar olan 10 yıllık süreçte kurucuların yanı sıra ameliyatları izlemeye ve yardım etmeye gelen asistanlarımızın da varlığıyla “çok ünitli, çok hekimli” bir çalışma düzeni yerleşmiş oldu. Başlangıcından itibaren yenilikçi, gelişimci ve önderlik ruhu Primadent’in değişmez özelliği oldu. Örneğin implantoloji alanındaki ilk uygulamaları, 1991 yılında dental implantolojiyi öğrenmek için gittiğim İsviçre Bern Üniversitesi’nden dönüşümde başlattım.

 

Üniversitede kısmi statüde çalışıyor olmam nedeniyle hem akademik hem de klinik çalışmalarımı bir arada sürdürmekteydim. 1996 yılında eşim Şebnem Parlar ile Cinnah Caddesi 50/5 adresinde açtığımız üç ünitli modern dişhekimi muayenehanesiyle bugünkü Primadent’e bir adım daha yaklaşmış olduk. 1998 yılında  şirket haline dönüşüm ve  Primadent Ağız, Diş Sağlığı ve Implantoloji Merkezi adı altında “diş kliniği” oluşumu yönünde gelişme devam etti. 1989 yılından itibaren periodontal rejenerasyon, 1991 yılından itibaren de implantoloji konularında kurs ve eğitimler vermeye başlamıştım. Bu etkinlikler 1993 yılından sonra yoğunlaşarak devam etti. Ameliyatlarımı izlemek ve asiste etmek üzere Primadent’e gelen dişhekimi doktora öğrencileri arasından önce Dr. Cem Yıldız, daha sonra da Dr. Eylem Ayhan Primadent kalıcı kadrosuna katılarak kısmi zamanlı dişhekimi olarak çalışmaya başladılar. Prensibi ve başarısının sırrı “çalışmak ve daha fazla çalışmak” olan Primadent’i bir adım daha ileri götürmek üzere Şebnem ile birlikte yenilikçi, gelişimci ve önderlik ruhuyla daha geniş bir alanda hizmet sunabileceğimiz, tam donanımlı bir merkez halinde çalışabileceğimiz bir yapılanmanın arayışına girdik. 2005 yılında bugünkü adresimizde iki kat üzerinde toplam 850 m2’lik çalışma alanına sahip yeri seçtik. Yeni kliniğin inşaat ve iç dekorasyon çalışmaları sırasında 1999 yılından bu yana implantoloji eğitim ve kurslarından çalışma arkadaşım olan Doç. Dr. Celal Bahadır Giray da yeni Primadent yapılanmasına üçüncü ortak olarak katıldı. 2006 yılı Mart ayı sonunda yeni Primadent tüm hazırlıkları tamamlanmış olarak kapılarını açmış ve hasta kabul etmeye başlamıştır. Kurucu – ortaklar Prof. Dr. Ateş Parlar, Dr. Dt. Şebnem Parlar ve Doç. Dr. C. Bahadır  Giray’ın yanısıra Dr. Dt. Nesrin Şahin, Dr. Dt. Cem Yıldız ve Dr. Dt. Eylem Ayhan Primadent’in bugünkü daimi dişhekimi kadrosunu oluşturmaktadırlar. Kliniğimizin dişhekimi kadrosunun yanı sıra dişhekimi yardımcılarımız Demet Çaykara, Derya Uzun, Esra Türkaslan, Beste Kartal, Şenay Doğan, Zeynep Yılmaz, Birgül Üngörmüş, Esma  Kolcu, sekreterimiz Burcu Ceylan ve genel görevlerde Münevver Durmaz  Primadent’teki tüm çalışmalarımızda bizlere destek olmaktadırlar.

 

Yenilikçi, gelişimci ve önderlik ruhunu daima koruyan ve çok çalışmaktan hiç vazgeçmeyen yapısı ile Primadent, hizmet ve eğitim üretimini daha sistemli ve verimli gerçekleştirebilmek için 2008 yılında işletme ve organizasyon yapısını geliştirmek amacıyla meslektaşımız Dt. Mahmut Demirkan’dan destek almıştır.

 

Kliniğinizi ayrıntılı olarak tanıtabilir misiniz? Ayrıca kliniğinizin yapım aşamasında profesyonel destek aldınız mı?

Daha önce kısaca söz ettiğim gibi kliniğimiz iki katta toplam 850 m2 çalışma alanına sahiptir. Her iki kat eşit alana sahip olup 2x425 m2  yerleşim olanağı sunmaktadır. Klinik yeri seçiminde semt, otopark olanakları, ulaşım, aydınlık ve geniş mekan gibi unsurları bir arada sağlayacak bir mekan arayışı ile yola çıktık. Kliniğimiz Çankaya’da hem toplu taşıma araçları hem de özel araçla kolay ulaşılabilen Ankara’nın merkezi bir yerindedir. Mekanın ana binadan bağımsız iki ayrı girişe sahip olması ve kendimize ait otoparkımızın bulunması önemli avantajlarıdır. Başlangıçta 850 m2‘lik alanın bir dişhekimliği kliniği için ‘fazla‘ büyük olabileceği düşüncesi bizde de vardı. Çünkü o gün için 400 m2 büyüklüğünde bir mekan arıyorduk, ancak karşımıza çıkan mekan olumlu özelliklere sahip olmakla beraber hedeflediğimizden iki kez daha büyüktü. Bu büyük mekanın içini nasıl doldururuz diye düşünürken, binanın mimari projelerini temin ettim. Daha önceki muayenehanelerimizde yerleşim planları, dekorasyon, dolap tasarımları ve ergonomik planlamalar gibi konularla bizzat ilgilenmiş, Amerikan ve Avrupa stili pek çok kliniğin yerleşim planlarını ve dekorasyonlarını incelemiştim. Bu çalışmalardan elde ettiğim birikimlerle önceki muayenehanelerimizi dekore etmiş ve bir stil oluşturmuştum. Bir yandan da hayalini kurduğum, gelecekteki ‘büyük’ klinik için fikir ve doküman biriktiriyordum. 850 m2’lik mekanın mimari planları üzerinde birkaç gece çalışınca buranın Primadent için düşündüğümüzden de fazla olanaklar sağlayabileceğini anladım.

 

Yer için anlaşmaya vardıktan sonra bu büyük alan için kendi başımıza planlama yapmak yerine profesyonel yardım almanın, yani bir mimarla çalışmanın daha doğru olacağına karar verdik. Mimarımızla haftalar boyunca değişik tasarımlar üzerinde çalıştık. Sonuçta benim yıllar boyunca önceki muayenehanelerimizde oluşturduğum tarza ait mimari, dekoratif ve ergonomik unsurların temel alındığı ve bu mekana uygulandığı bir proje üzerinde karar kıldık. Mimarımız bize her şeyin 2 ayda tamamlanacağını söylemişti. Beş ay bittiğinde henüz kaba inşaat aşamasındaydık ve mimarımızla karşılıklı olarak yollarımızı ayırmaya karar verdik. Bu arada Bahadır da üçüncü ortak olarak Primadent’e katılmıştı. Kliniğimizi tamamlayabilmek için üniversitedeki görevimden 5 ay ücretsiz izin aldım.

 

Bahadır’ın tanıdığı bir inşaat şirketi ve mimarından teknik destek alarak bütün dekorasyon montaj ve ince işleri tasarlayıp bitirmek için geçmişteki birikimlerim bana çok yardımcı oldu. Bu arada dolapların tasarımlarındaki detayları tamamlamış, siparişlerini vermiştik. Yeni cihazların seçimi ve siparişleri de tamamdı. Nihayet yıkım işlemlerinin başlamasından 8 ay sonra yeni Primadent tüm hazırlıkları tamamlanmış olarak hasta kabul etmeye başladı.

 

Kliniğimizin en önemli özelliklerinden birisi mekanların kullanımında alan olarak cömert davranmamızdır. Dişhekimliği kliniklerinde veya muayenehanelerinde birimler çoğunlukla küçük alanlara sıkıştırılarak mevcut mekandan maksimum ölçüde yararlanılmaya çalışılır. Bizim alan yönünden pek fazla sorunumuz olmadığından birimlerin yerleşeceği alanları geniş ve ferah tutabildik. Kliniğimizde 6 ünit ve bir ameliyathane bulunmaktadır. Ameliyathane ile bağlantılı olarak bir premedikasyon odası mevcuttur. Beş adet doktor ofisi, üst katta geniş mutfak ve sosyal oda, doktor soyunma odası,  röntgen odası, sterilizasyon odası, hasta bekleme salonu, resepsiyon, ön muhasebe ofisi, protez laboratuvarı, seminer salonu, alt kat mutfak, fuaye, yardımcı personel soyunma odası, ısı merkezi ve 7 adet duş/WC kliniğimizin bölümlerini oluşturmaktadır.

 

Klinik tasarımını yaparken yıllardır kullanmakta olduğumuz açık klinik düzeninin genişletilmiş şeklini uygulamayı tercih ettim. Başlangıçta bazıları tarafından yadırganan bu kavramda daha öncede tasarlayıp uyguladığım iki katlı dolap sistemini geliştirerek uyguladım. Böylece hekimin oturma düzeninde görsel bağlantı kurulabilirken ayakta iken veya hasta konumunda görsel bağlantı zayıflamaktadır. Klinikte iki açık koridor oluşturarak hekim ve hasta trafiğini ayrı kulvarlarda gerçekleştirebileceğimiz alanlar yaratmaya çalıştım. Daha önce belirttiğim gibi açık klinik sistemi ilk başta bazı hastalarımız tarafından ama daha çok meslektaşlarımız tarafından yadırganabilmektedir. Biz yıllardır bu sistemde çalışıyoruz. Çok ender olarak küçük sakıncalar ortaya çıkmakla birlikte sunduğu faydalar çok fazladır.

Ameliyathanemiz 36 kişilik seminer salonumuzla video- ses bağlantı düzenine sahip şekilde tasarlanmıştır. Ayrıca üst kattaki üç ünitimizden ve dental mikroskobumuzdan seminer salonumuza video-ses bağlantısı yapılabilmektedir. Seminer salonu ve ameliyathane önündeki L şeklinde geniş fuaye bize toplantılarda çay- kahve ikramı yapma olanağını sunmaktadır. Yine bu fuaye ile bağlantılı olan alt kat mutfağımızdan catering ve servis yapma imkanımız bulunmaktadır. Hastalarımız için 3 wc, doktorlarımız için 2 duş/wc, personelimiz için 1duş/wc + 1 wc vardır. İki kat arasında merdiven ve asansörle ulaşım sağlanmaktadır.

 

Bir dişhekimi kliniğindeki en önemli detayların başında sterilizasyon ve estetik gelmektedir. Bunu sağlamak için kliniğinizde ne tür çalışmalar yapıldı?

Primadent’te ünitlerimiz ve diğer cihazlarımıza ait hekimin ve asistanın dokunacağı bütün yüzeyler bariyer naylon örtü veya kılıflarla kaplanarak bulaşı önleme yönünde tedbir alınmaktadır. Sterilizasyon odamızı ise büyük bir kliniğin gereksinimlerine cevap verebilecek hacim ve donanıma sahip olacak şekilde tasarladım. Burada alt yapıyı uzun ekseni boydan boya kat eden paslanmaz çelikten üretilmiş tezgah, dolap, çekmece ünitesi oluşturmaktadır. Gerek klinik gerekse sterilizasyon odasında cihazlarımızı mümkün olduğunca dolaplara entegre, yani ankastre olarak konumlandırmayı hedefledim. Bu yaklaşım hem estetik hem de kullanım ergonomisi yönünden önemli yararlar sağlamaktadır. Örneğin kullanılmış aletlerin el değmeden yıkanıp dezenfekte edilmesini sağlayan cihazımız, paslanmaz çelik tezgahımızın altındaki dolap grubu içinde ankastre olarak yer almaktadır. Otoklavlarımız ise teknik nedenlerden dolayı çevresi kapalı olarak yerleştirilmeleri sakıncalı olduğundan tezgah üstünde yer almaktadır. Sterilizasyon odasının hem kendi içindeki ergonomisi hem de kliniğin ana planı içindeki konumu önem taşır. Primadent’in sterilizasyon odasının yerini belirlerken 6 ünitli kliniğimizin uzun eksenine paralel yerleştirilmiş bir konum belirledik. Bu konum klinikten ana koridor ile ayrılmaktadır, tabii ki kliniğe de ana koridor ile bağlanmaktadır. Sterilizasyon odamızın iki ucunda bulunan iki ayrı kapısı ile kliniğe bağlanıyor olması ergonomi yönünden büyük kolaylık sağlamaktadır. Sterilizasyon odasının iç tasarımında da ergonomi ve estetiğe önem verdim. Alt dolap ve tezgahlarda paslanmaz çelik kullanarak hijyen, kolay temizlenebilirlik, dayanıklılık ve estetik sağlarken, çeşitli malzemelerimizi depoladığımız üst dolaplarda beyaz renk kullanarak kliniğin genel renk şeması ile uyumu yakalamış olduk.

 

Kliniğin genelinde ise hem mobilya hem de renk seçiminde minimalist bir tarz oluşturduk. Sade tasarımlı mobilyalar ve pastel renkler dekorasyonda ana unsurları oluşturdu. Genel renk şeması olarak beyaz ve gri renkleri seçerek sade ancak elegan bir tarz yakaladık. Beyaz rengin ağırlıklı olarak kullanılması kliniğimizde aydınlık ve temizlik görselliğinin vurgulanmasını sağladı. Duvarlarda Şebnem’ in seçtiği tabloları kullanarak tekdüzeliği aştığımızı düşünüyorum. Benim doğal kalıntılara karşı merak ve hayranlığım var. Böyle bir klinik sahibi olduğumuzda dekoratif amaçla kullanırım düşüncesiyle yıllardır çeşitli ülkelerden topladığım geniş bir deniz kabuğu koleksiyonum vardı. Bu birikimi kliniğin ana giriş holünü klinik ofisimden ayıran duvarda oluşturduğumuz niş vitrinlerde sergileyerek kullandım. Bu dekoratif tasarım kliniğin çok dikkat çeken kısımlarından biri oldu. Niş vitrinlerin çift taraflı olması aydınlık ve şeffaflık sağlayarak açık klinik konseptiyle de uyum sağladı. Spotlarla çift taraftan aydınlatılan bu niş vitrin sistemini diğer ofis duvarlarında da kullanarak tarzın tekrarlanmasını sağladık. Gerek klinikteki gerekse bekleme salonundaki alçı asma tavan tasarımları, merdiven boşluğu üzerindeki alçı aydınlatma göbeğin tasarımı tümüyle bana aittir. Bunları hem tavan dekorasyonu amacıyla hem de direkt veya endirekt aydınlatma elemanlarının montajı amacıyla kullandık. Kliniğin ana dekoratif renklerine sahip resepsiyon bankosunun da tüm tasarım, ergonomi ve ölçülendirmesini daha önce söz ettiğim birikimlerimden yararlanarak yaptım. Bu ve buna benzer özel üretimlerin hatasız gerçekleştirilebilmesi için kartondan maketlerini yaparak imalatı gerçekleştirecek ustaların istediğim şekli tam olarak anlamasını sağladım. Eskiden beri dekorasyonda eklektik yaklaşımlara karşı ilgim vardı. Yani tarz olarak birbiriyle temel uyumu olmayan unsurları bir arada kullanmayı seviyordum. Örneğin modern tarzın içinde klasik parçalara yer vermek hoşuma gidiyordu. Tek bir tarzın sürekli tekrarlanmasındaki yeknesaklığı kırmak için bunun hoş bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Bunu Primadent kliniğimizde de zaman zaman kullandık. Örneğin alt kattaki çalışma ofisim geneldeki modern- minimalist tarzın aksine art-deko (eski) mobilyalarla döşenmiş ağır ve klasik bir atmosferi yaşatmaktadır.

 

Klinik bölümünde ise dolap tasarımları, ilk örneklerini 1994 yılında planlayıp yaptırdığım ve o zamandan beri sürekli kullandığımız sistemin geliştirilmiş halidir. Genel anlamda kliniğe estetik yönden önemli katkıda bulunurken dişhekimi ve yardımcısının çalışma düzenine ise ergonomi yönünden büyük yararları vardır.

 

Hastaların büyük çoğunluğu kliniklere korku ve kaygı duyarak giderler. Bunu azaltmak için kliniğinizde nelere öncelik verdiniz?

Öncelikle aydınlık ve ferah mekan hastalar üzerinde çok olumlu bir etki yaratıyor. Kliniğimizin doğal günışığından bolca yararlanabiliyor olması ve aydınlık renk seçimleri ışığın sakinleştirici ve tedavi edici etkisini ortaya çıkartıyor. Pek çok hastamız Primadent’in aydınlık ve ferah ortamının, çok özen gösterdiğimiz yüksek temizlik standardıyla birleştiğinde çok güven verici bir etki yarattığını belirtiyor. Korku ve kaygıyı yenmenin en etkili yolunun “güven yaratmak” olduğunu düşünüyorum. Hastalarımızın taşıdığı endişe ve kaygıları gidermede onlara sükunet sağlayacak bir ortam ve dekorasyon yaratma gibi maddesel unsurların yanı sıra insani ve duygusal etkilerin de büyük önem taşıdığına inanıyorum. Kliniğe ilk girdikleri andan itibaren güler yüz ve ilgiyle karşılanma, yardımcı olma ve güven duygularının paylaşılması gibi hastayla insancıl bağların ilk adımda kurulması, dekoratif ve konfor unsurlarını tamamlayan önemli etkiler yaratır. 

 

Müzik seçiminin çok önemli olduğuna inanıyorum. Kliniğimizde genellikle pek çok kulak ve zevkin yadırgamadan dinleyebileceği sakin, dingin, hafif tarzda müzikler kullanıyoruz.  Televizyon konusunda ise çekincelerimiz var. Bu nedenle Primadent’te ne bekleme salonunda ne de klinik kısmında (tüm altyapıyı hazırlamış olmamıza karşın) televizyon kullanmıyoruz. Çünkü televizyon programları haberiyle olsun, açık oturum ya da show programlarıyla olsun, dizisi veya filmi ile olsun insanı günlük hayatın içine çekiyor. Bu da gerek duygusal gerekse düşünsel olarak insanları etkileyip ruhsal yönden dalgalanmalara yol açabiliyor. Biz ise hastalarımızın sakinleşmesi için bu tip etkilerden o an için uzak kalmalarını sağlamak istiyoruz. Televizyondan kaynaklanacak stres etkilerini kontrol etme şansımız her zaman mümkün olmayabilir.

 

Muayenehane ve klinikler için son derece önemli konuların başında ergonomi geliyor. Kullandığınız alet ve cihazları seçerken nelere dikkat ettiniz?

Dişhekimliği kliniğinin ergonomisini, aklını bu konuda yoran, neden ve niçinleri düşünen bir dişhekiminden daha iyi hiç kimse bilemez. Çünkü sorunları yaşayan dişhekimi aklını kullanarak çözümleri de üretebilir. Avrupa ve ABD’de bu konuda uzmanlaşmış firmaların danışman veya kadrolu olarak yararlandıkları dişhekimleri var. Primadent’te ve daha önceki muayenehanelerimde sadece genel yerleşim planı değil dolap tasarımları, ünit ve cihazların pozisyonları, hasta, hekim ve yardımcıların klinik alandaki trafikleri gibi makro konuların yanı sıra pek çok ayrıntı konuda ergonomi ve estetiği birleştirme yönünde inceleme ve çalışmalar yaptım. Örneğin dolap sistemlerimizde ünitin etrafını çevreleyen  bir sistem oluşturdum. Üst dolaplar ve çekmece ünitelerindeki her malzemenin yerleşimi bile hekim-asistan kullanımına göre organize edilerek maksimum ergonomi sağlanmıştır.

 

Ben alet ve cihaz konularında oldukça meraklı ve bilgiliyim. Kliniğimizde yüksek teknolojinin sunduğu bütün alet ve cihazlar mevcuttur diyebilirim. Hatta büyük ve pahalı cihazlar da dahil olmak üzere pek çok cihazın en az bir yedeği mevcuttur. Cihaz seçiminde öncelikle kalite, güvenilir ve etkin kullanım ve nihayet yetkili teknis servis desteğini önemli unsurlar olarak görüyorum.

 

Kliniğinizi açarken kafanızda nasıl bir hayaliniz vardı ve bunun ne kadarını gerçekleştirebildiniz?

Yukarıda da anlattığım gibi yılların birikimiyle yurtdışı deneyim ve görgülerim sayesinde gerçekten üst düzey bir kliniğin tasarımını kafamda yaratmıştım. Bunun tümünü gerçekleştirebildiğimizi söyleyebilirim. Tabii ki ortaya çıkan üründe pek çok insanın katkısı olduğu yadsınamaz. Ancak kliniğin ortaya çıkarılmasından daha önemli olan, o kliniğin tüm kadrosuyla çalışma başarısını sürdürebilmesi ve hatta geliştirmesidir. Kliniğimizin başarılı olduğunu öncelikle hastalarımızın beğenilerin dile getirmelerinden anlıyoruz. Yabancı misyondan hastalarımız ya da yurtdışı görgüye sahip hastalarımızın kliniğimizi ABD ve Avrupa’da gördükleri kliniklerden daha üstün dizayn ve teknik özelliklere sahip bulmaları ve hekimlik servisinin de çok daha iyi olduğunu belirtmeleri bizleri gururlandırıyor. Bundan sonraki hedeflerimiz (hayalimiz) ise kliniğimizin benzerlerini devreye sokmak yani bir “Primadent zinciri” oluşturmak ya da “franchising”  yöntemiyle ülke çapında yeni Primadent oluşumlarına yönelmek olabilir. Bu düşüncenin temel taşları ise, planlama, tasarım, enstelasyon, pazarlama ve sürekli eğitim olacaktır.

 

Son olarak da muayenehane açmak isteyen meslektaşlarınıza hangi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?  

Muayenehane başarısı bana göre öncelikle hekimlik başarısına çok bağlıdır. Meslektaşlarıma, mezuniyet sonrası bilgi güncelleme ve eğitime çok önem vermelerini öneririm. Muayenehanelerinde hastalarıyla baş başa olduklarında karşılaşabilecekleri komplikasyonlara karşı en büyük güvenceleri “bilgi” olacaktır. Kendine güvenen dişhekimi hastasına da güven verir. Özgüven ise ancak bilgi sahibi olmakla kazanılabilir.

 

Muayenehane açma konusunda ise mutlaka doğru bilgiler toplayıp gözlem ve birikim yaptıktan sonra harekete geçmelerini öneririm. Kendi vizyonlarına uygun örnekleri inceleyip önerileri dikkate alarak planlarını ona göre yapmaları yararlı olacaktır.  Klinik düzen, yerleşim planı ve dekorasyonun yanı sıra bir işletme planı yapmaları ve klinik olarak bir konsepte sahip olmaları da önemlidir. Bütün meslektaşlarıma başarılı ve sağlıklı bir meslek yaşantısı dilerim.


YASAL UYARI: Bu yazı/haber/makalenin bütün yayın ve çoğaltma hakları VESTİYER YAYIN GRUBU'na aittir. Kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen iktibas edilmesi yasaktır.
Reklam
Reklam

Yorum Ekle
Copyright © Vestiyer Yayın Grubu, 1989-2021. Tüm Hakları Saklıdır.