Dentiss Logo

Dişhekimleri de berberlik yapabilir

Diş hekimi, atlet, Beşiktaş Kulübü'nde Atletizm Şube Kaptanlığı da yaptıktan sonra 1993'te vefat eden Dr. Tolon Tosun'un oğlu Doç. Dr. Tosun Tosun, ailesinin 1700'lere uzanan köklerini araştırınca, mesleğinin izlerinin o yıllara kadar gittiğini ortaya çıkardı. Tosun, araştırmalarında 250 yıl önce Osmanlı sınırları içindeki Bender'de 'Pamuk berber' diye anılan Halil Bey'e kadar ulaştı.
30.03.2010       10.26.13

Büyükbabasının büyükbabası Mehmet Nazif Bey, sarayın hem berberbaşısı hem de dişçisiydi. Kendisi de bir dişhekimi olan Doç. Dr. Tosun Tosun, "Dişhekimleri botoks da yapmaya başladı. Berberlik de yaparlarsa şaşırmayın," diyor

 

Diş hekimi, atlet, Beşiktaş Kulübü'nde Atletizm Şube Kaptanlığı da yaptıktan sonra 1993'te vefat eden Dr. Tolon Tosun'un oğlu Doç. Dr. Tosun Tosun, ailesinin 1700'lere uzanan köklerini araştırınca, mesleğinin izlerinin o yıllara kadar gittiğini ortaya çıkardı. Tosun, araştırmalarında 250 yıl önce Osmanlı sınırları içindeki Bender'de 'Pamuk berber' diye anılan Halil Bey'e kadar ulaştı. O tarihlerde berberlikle dişçiliğin birlikte yapılan bir meslek olmasından dolayı, sonraki kuşaklarda da ailesinde her iki mesleği uygulayanların çıkması ona hiç de şaşırtıcı gelmiyor. Üstelik büyükbabasının büyükbabası Mehmet Nazif Bey, sarayda padişah Abdülaziz'in berberi, dişçisi ve en yakın güreş arkadaşı da olunca, puzzle tamamlanıyor. Zaten soyadları 'Tosun'u da Padişah Abdülaziz, Mehmet Nazif Bey'e iri yarı olduğu için veriyor. Büyükbabası ve babası gibi kendisi de diş hekimi olan Tosun, bu seçiminden hiç pişman değil. Çocukluğundan itibaren dinlediklerini de tarih kitaplarındaki bilgilerle birleştirip bir kitapta toplamayı düşünüyor.

Botoks da yapıyor
Diş hekimliğinde teknolojiyle paralel son 15 yılda büyük ilerleme yaşandığını söyleyen Tosun, lazer kullanımıyla artık sessiz bir döneme bile geçildiğini anlatıyor; "Büyükbabamın büyükbabasının diş çekerken kullandığı aletle büyükbabamın kullandığı aletler çok benziyor. Ben diş hekimliğinin değişim dönemine tanık oldum. 1989'dan sonra benim yaptığım tedaviler, babamın yaptığı tedavilere bile benzemiyor. Bugün artık lazer kullanıyoruz, interplant tedavileri var. 'Gır gır' seslerini çıkaran aletlerin yaptığını artık lazerler sessizce yapabiliyor. Diş hekimliği tedavisi artık sadece bir tedavi biçimini öğrenip uygulamak değil, onun bilgisayar ortamında fonksiyonlarının ayarlandığı dijital bir boyuta geçildi. Türkiye'de de diş hekimliği dünya seviyesinde." Tosun gelecekte, aynı geçmişte olduğu gibi diş hekimlerinin berberlik de yapabileceğinin işaretlerini veriyor; "Diş hekimliği estetikle cerrahlığı birleştiren, keyifli bir meslek. İşin hem sanatsal hem de insan vücuduna hükmedici cerrahi boyutu var. Diş hekimliğinde dental-spa diye yeni bir konsept de çıktı. 1990'ların ikinci yarısından sonra kullanmaya başladığımız lazer cihazları, çok ufak değişikliklerle yüz estetiğinde kullanılabiliyor. Diş hekimleri, bunun farkına vardıkları için yüz estetiği uygulamalarına da yöneldi. Ben de İngiltere'de botoks kursu aldım. Yasal olarak sadece ağız çevresinde çalışabilirim. Diş hekimliğinde botoks uygulamasıyla diş gıcırdatma alışkanlığını, gülme sırasında diş etlerinin çok görünmesini ortadan kaldırıyoruz. Böylece güzellik merkezi uygulamaları da başladı. ABD ve İtalya'da dental-spa konseptinde hem diş tedavileri yapılıyor hem de yüz estetiğine yönelik hizmetler veriliyor. Türkiye'de henüz gerçek anlamda yok. Dolayısıyla isteyen diş hekimi ileride berberlik de yaparsa şaşırmamak lazım."

Kiminin parası, kiminin duası
Doç. Dr. Tosun Tosun, mesleğe başlarken babasından aldığı nasihatı hiç unutmamış; "Diş hekimliği genellikle aileden gelen bir meslek. Ben aslında mimar olmak istemiştim ama babamın arkadaşları 'Diş hekimi ol,' dedi. Babam askerlikten sonra tıp fakültesine giriyor ama 1960'ta evlenince, diş hekimliğine geçiyor. O zamanlar diş hekimliği çok gözde bir meslek. Büyükbabama gidip diş hekimliğini seçtiğini söyleyince, o da 'Kiminin parası, kiminin duasıdır. Hastalarını iyi tedavi et!' diye öğüt veriyor. Babam da bu nasihatı bana verdi. Büyükbabam 1963'te vefat etmiş. Ben 1965 doğumluyum. Üniversiteden 1989'da mezun oldum. Bir yıl babamla beraber çalıştık. Hasta üzerinde çalışana kadar 'Acaba doğru mu yaptım?' diye tereddüt ettim, ama tedaviye başladıktan sonra doğru meslekte olduğuma karar verdim. Kayınpederim emekli Koramiral Ekmel Totrakan, dünyada su altında resim yapan iki kişiden biri. Ben de bir yıldır ona su altında asistanlık yapıyorum."

 

Kaynak: Sabah Gazetesi

YASAL UYARI: Bu yazı/haber/makalenin bütün yayın ve çoğaltma hakları VESTİYER YAYIN GRUBU'na aittir. Kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen iktibas edilmesi yasaktır.
Reklam
Reklam

Yorum Ekle
Copyright © 1989-2024, Vestiyer Grup, Tüm Hakları Saklıdır.